Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği

Şefika Gaspıralı kimdir?

Şefika Gaspıralı (1886 -1975)

Şefika Gaspıralı Rusya’daki Türk kadın hareketinin lideridir. Bu hareket Rusya coğrafyasında yaşayan Türk kadınlarının milletvekili seçme ve seçilme hakkını almasıyla neticelenmiş ve Şefika Gaspıralı 1917 yılında kurulan Kırım Halk Cumhuriyeti meclisine seçilen beş Türk kadın milletvekilinden biri olmuştur. Bu meclis kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkını anayasal güvence altına almış ve Şefika Hanım milletvekillerinin oylarıyla meclis başkan vekili seçilmiştir.

Şefika Gaspıralı sadece bir kadın hakları savunucusu veya ilk Türk kadın milletvekili değil aynı zamanda değerli bir aydın, eğitimci ve editördür. Şefika Hanım, Kırım’da basılan ve Çin’den Afrika’ya, Hindistan’dan Avrupa’ya kadar tüm Türk Dünyasına dağıtılan ünlü Tercüman gazetesinin sekreteri olmasının yanında dünyanın ilk kadın dergilerinden biri olan Âlem-i Nisvan’ın genel yayın yönetmenidir. Şefika Gaspıralı’nın ünü tüm Türk dünyasına yayılmıştır. Kendisi aynı zamanda 1918 yılında kurulan Azerbaycan Cumhuriyetinin ilk başbakanlarından olan Nesip Yusufbeyli’nin eşi ve iki çocuğunun annesidir. Çalkantılı bir dönemde geçen yaşam süresinde pek çok ilki gerçekleştirmeyi başarmış olan Şefika Gaspıralı, kadın hakları ve toplumun aydınlanması konularında Kırım ve Azerbaycan’da çok değerli çalışmalar yapmış örnek bir kişidir.

Biz Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği’ni Şefika Hanım’ın yaptıkları, yaşadıkları ve yazdıklarını örnek alarak kurduk. Onun kadın hakları konularında çalışmak isteyenlere yazıp bıraktığı önerileri bize ışık tutmaktadır. Şefika Hanım bizlere şöyle sesleniyor: “Şimdi, bana göre bir kadın hareketine katılan kadınların öncelikle düşünce sistemlerinin ve kafa yapılarının gelişmiş olması gerekir. Her türlü kompleksin ve kişisel menfaat hesapları gibi şeylerin üzerine çıkmayı başarabilmelidir bu kadınlar. Manevi yönleri güçlü olmalıdır, tolerans sahibi ve anlayışlı kişiler olmalıdırlar. Halktan kopuk hiçbir hareket başarıya ulaşamaz, o yüzden halkla iç içe ilişkiler içinde olmalıdırlar. Böyle bir harekete kalkışanlar akıl almaz anlamsızlıklar ve dirençle karşılaşabileceklerini bilmeli ve bu durumda metanet gösterme erdemine sahip olmalıdırlar. Yürekleri vatan aşkı ve millet sevgisiyle dolu olmalıdır. Davalarına büyük bir samimiyetle bağlı, fikirleri ve imanları güçlü, milli konularda ilim irfan sahibi olmalıdırlar. Böyle kadınlar arttıkça zaten toplum da yücelir.

Şefika Gaspıralı’nın Yaşam Öyküsü:

Entelektüel derinliği ve başarıları ile saygı uyandıran ve örnek oluşturan Şefika Gaspıralı, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” diyerek Kırım’da Türk bağımsızlık hareketini ateşleyen Gaspıralı İsmail Bey’in kızıdır. 21 Kasım 1886’da Kırım’ın Bahçesaray şehrinde doğar. Annesi Kazan Tatarlarından ünlü Akçura ailesinin kızı Zöhre Hanım’dır. İsmail ve Zöhre Gaspıralı’nın sekiz çocuğu olur: Refat, Şefika, Behiye, Leyla, Danyal, Nigar, Mansur ve Haydar. Şefika Gaspıralı ilkokul eğitimini babasının Bahçesaray’da açtığı ve halası Pembe Hanım’ın öğretmenlik yaptığı Usûl-ü Cedit Mektebi’nde alır. Şefika daha ilkokul yıllarındayken babasıyla annesinin birlikte kurduğu Tercüman Gazetesi’nin matbaasında çalışmaya başlar. Şefika, hem annesinin hem de babasının en büyük destekçisi ve yardımcısı olmanın yanı sıra çekirdekten bir aydın olarak yetişir.  Gaspıralı İsmail Bey, Şefika’nın eğitimine özel bir önem verir, onu sınırsız bir sevgiyle “özel” olarak yetiştirir. Zöhre Hanım’ın 1903 yılında erkenden vefat etmesiyle 17 yaşında öksüz kalan Şefika Gaspıralı, evin tüm sorumluluğunun yanında annesinden kendisine miras kalan Rusya’daki Türk Kadın Hareketinin liderliğini de üstlenir. Tercüman gazetesindeyse yayınların yönetimi, yazışmaların yapılması, çevirmenlik, posta ve dağıtım işleri konularında babasının yardımcılığını yapar. Şefika Gaspıralı bu görevlerinin yanında, özellikle kadın konularında gazeteye makaleler yazmaya başlar. İlk yazısı 1903’te Tercüman’da yayınlanır. Tercüman gazetesinin ve İsmail Gaspıralı’nın ünü tüm Türk dünyasına yayılmıştır. Evlerine İsmail Gaspıralı’yı ziyaret için sık sık üniversitelerde okuyan Türk gençleri gelmektedir. Babasını sıkça ziyarete gelen üniversiteli gençlerden Genceli Nesip Yusufbeyli ile bu yıllarda tanışır Şefika Hanım. Entelektüel bir ilişki şeklinde başlayan görüşmeleri önce siyasî konularda mektuplaşmaya dönüşür ardından karşılıklı hayranlık ve duygusal yakınlaşmayla sonuçlanır. Şefika Hanım 16 yaşında Nesip Bey ile nişanlanır. Nesip Bey genç Şefika’yı yetiştiği ortamdan, babasından ve Tercüman Gazetesinden koparmaya kıyamaz ve 1906 yılında evlendiklerinde Bahçesaray’a yerleşirler.

1905 yılındaki Rus-Japon savaşında Çarlık Ordularının yenilgisi sonrası esmeye başlayan özgürlük rüzgârlarından yararlanan Şefika Hanım babası ve eşinin desteğiyle 1906 yılında Âlem-i Nisvân (Kadınlar Âlemi) adlı dergiyi çıkarmaya başlar. Bu derginin hem genel yayın yönetmenliğini hem de editörlüğünü üstlenen Şefika Hanım, Âlem-i Nisvân’da Türk kadınını bilgilendirecek, yönlendirecek, örgütleyecek yazılar yayınlar, Türk ve İslam dünyasındaki kadın hareketleri konusunda ayrıntılı bilgiler verir.

Şefika Gaspıralı ve Nesip Yusufbeyli’nin çocukları Bahçesaray’da doğar. 1908 yılında doğan kızlarına Zöhre, bir yıl sonra doğan oğullarına Niyazi adını verirler. Bu dönemde Şefika Hanım, eşi Nesip Bey ve ağabeyi Rıfat Bey ile Tercüman’ın tüm yükünü üstlenir. Nesip Yusufbeyli 1906–1912 yılları arasında Bahçesaray’da bulunduğu sürede defalarca Azerbaycan’a giderek çalışmalarını sürdürür. Çalışmalarının içerisinde Gence’deki Medrese-i Ruhâniye’de eğitim gören gençleri aydınlatmak, bir kitap dükkânı açarak Azeri Türk gençlerini örgütlemek gibi faaliyetler de yer alır. Nesip Bey’in siyasi çalışmalarının hız kazanması nedeniyle Şefika ve Nesip Yusufbeyli çifti 1912’de Gence’ye yerleşirler. Ancak bir süre sonra kocasının kendisini yakın bir arkadaşıyla aldattığını öğrenen Şefika Hanım çocuklarını da yanına alarak Bahçesaray’a geri döner. Nesip Bey pişman olur ve geri gelmesi için Şefika Hanım’a dokunaklı mektuplar yazar.

İsmail Gaspıralı’nın 11 Eylül 1914’te vefat etmesiyle babasıyla ve Tercüman ile ilgili tüm işleri Şefika Hanım devralır. İsmail Gaspıralı’nın yaşamı boyunca gerçekleştirdiği en önemli reform eğitim ve aydınlanma reformudur. Bu noktada kısaca bu reformdan ve geliştiği zeminden söz etmek gerekir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasından 9 yıl sonra Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesiyle, tamamen Türklerden oluşan Kırım halkı, Çarlık Rejiminin bilinçli politikalarıyla cahilliğe mahkûm edilmişlerdi.  Rus hükümeti erkek öğrencilerin devam ettiği okul ve medreselerde dil ve fen derslerini yasaklamış, Rusya dışından öğretmen ve ders kitabı girişini durdurmuştu. Türkistan, Azerbaycan, Kafkasya bölgelerinde cami imamının eşi okuma biliyorsa o, kızlara okumayı öğretirken kız çocuklarının büyük bölümü kara cahil yetişmeye mahkûmdu. Bu karanlık dönem 100 yıl sürdü. Karanlığı İsmail Gaspıralı’nın eğitim reformunun yırtıp attığını söylemek abartılı bir tahlil değil tamamen gerçektir. İsmail Gaspıralı’nın Avrupa’yı örnek alarak tasarladığı Usûl-ü Cedit programı, Cemiyet-i Hayriye’lerce desteklenen özel Türk okullarını yaygınlaştırması, Rus coğrafyasında yaşayan Türk toplumunu Tercüman gazetesi ve özel toplantı ve ziyaretlerle harekete geçirmesi sayesinde başlayan bu reform 1906’da Kaşgar’a kadar yayılan Rusya’daki Türk coğrafyasında açılan okul sayısının 5000’e ulaşmasıyla taçlandı. 1907’de Çar’ın, Rus Parlamentosu 2. Duma’yı feshetmesiyle Türklere yönelik sindirme politikasını yeniden yaşama geçirmesi, 1908’in ilk aylarında Tercüman gazetesinin geçici olarak kapatılması, Âlem-i Nisvân dergisinin tümüyle yayın hayatından çekilmek zorunda bırakılması ve artan baskılar, karşı hareketi ve direnişi de hızlandırdı. İsmail Gaspıralı’nın ektiği tohumlar da yeşermeye başladı, eğitim alanındaki uyanış toplumsal, siyasî, ekonomik ve kültürel alanlardaki canlanmayı sağladı. Türklük bilinci güçlü şekilde ortaya çıktı. Türk kadın hareketi de Şefika Hanım’ın önderliğinde bu ortamda daha da gelişip yayıldı. İsmail Gaspıralı’nın vefat ettiği 1914 yılında Dünya büyük savaşa hazırlanırken Çarlık rejimi de son yıllarını yaşamaktaydı.

1917 yılına gelindiğinde sadece Kırım’daki Usûl-ü Cedit Okulları’nın sayısı 360’a ulaşır; bunların yarısı da kız okuludur. Bu tarihlerden sonra ‘Milleti, kadın yetiştirir.’ düsturuyla Türkistan’ın birçok yerinde kız okulları ve kız öğretmen okulları açılır. Bu okullarda öğrencilerde bilgiye ulaşma, bilgiyi geliştirme yollarının öğretilmesi ve fiziksel değerlendirme becerisinin kazandırılması esas amaç olur. Bu okullarda yetişen kadınlar artık toplumu aydınlatmaya, mazlumlara el uzatmaya, hatta Balkan Savaşı’nda olduğu gibi yaralı Türk askerlerinin yarasını sarmaya başlarlar. İsmail Gaspıralı’nın okullarından yetişen kadınlar pek çok ilke imza atarlar. Raziye Kutluyarova, 1900 yılının ilkbaharında ilk Türk Kadın hekimi olarak mezun olur. 1908 yılında, henüz Osmanlı coğrafyasında tek bir kadın dahi üniversitenin kapısından içeri giremezken Petersburg Üniversitesinde 20, Moskova Üniversitesinde 10 Müslüman Türk kızı tahsil görmektedir. İslam dünyasının ilk ve tek kadın kadısı Muhlise Bubi de İsmail Gaspıralı’nın okullarından yetişir. Aynı yıllarda Rusya’da pek çok kadın yazarın eserleri basılmaya başlar. 1907 yılında ilk Türk kadın tiyatro sanatçıları Sahip Cemal Gizzetulla Kazan’da, Ayşe Tayganskaya Kırım’da sahneye çıkar. Bu muazzam aydınlanma elbette kadının siyaset alanında haklarını almasıyla neticelenecektir. 1917 yılında Rusya’da yapılan birçok kongreye kabul edilmeyen Türk kadınları toplumsal ve siyasî statülerini kendileri belirlemek için I. Rusya Müslimeleri Kongresi’ni toplarlar. Bu kongrenin ana hedeflerinden biri Rusya’da yapılacak olan genel seçimlere katılmak, Müslüman kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkını almasını sağlamaktır. 1 Mayıs 1917’de Moskova’da yapılan “Rusya Müslümanları I. Kongresi”ne 112’si kadın olmak üzere toplam 970 delege katılır. (1905–1906 ve 1914’te yapılan 4 genel kongrede bir tek kadın delege yoktur). Kongre Başkanlık Divanı’ndaki 12 kişiden 1 biri kadındır. Kongrede tartışılacak konuların arasına ilk defa “kadın meselesi” de dâhil edilir. Uzun çabalar ve ısrarlı bir direnişle Türk kadını 1917 yılında milletvekili seçme ve seçilme hakkını almayı başarır.

Şefika Gaspıralı’nın 1917’deki devrimden sonra ilk yaptığı iş Tercüman’da kadın sorununu gündeme getiren, kamuoyu oluşturmayı ve kadınları harekete geçirmeyi amaçlayan yazılar kaleme almak olur. Şefika Gaspıralı tarafından “Bahçesaray Kadınlar İhtilal Komitesi” oluşturulur, Bahçesaray’da büyük bir miting düzenlenir. Ağustos 1917’de üç gün süren Kadınlar Kongresi Akmescit’te yapılır. 17 Kasım 1917 Kırım’da yapılan kurultay seçimlerinde beş kadın milletvekili seçilir: Şefika Hanım Gasprinskaya, İlhamiyev Hanım Toktarova, Hatice Hanım Avcıyeva, Emine Hanım Şabarova, Hanife Hanım Badaninskaya. 26 Kasım Cuma günü görkemli bir törenle açılışı yapılan Kırım Milli Kurultayı’nın ilk oturumunda Şefika Gaspıralı, Başkanlık Divanı üyeliğine getirilen beş milletvekilinden biri olur. Şefika Hanım 16’ya karşın 46 oyla seçilerek Meclis Başkan Vekili olur, bu dünya tarihinde bir ilktir.

Ancak Kırım’da karanlık günler yeniden başlar. Bolşeviklerin 27 Ocak 1918’de Kırım Halk Cumhuriyeti’ni işgal etmesi ve Kırım Halk Cumhuriyeti Milli Hükümet Başkanı Noman Çelebi Cihan’ı şehit etmesiyle Kırım’da bir devir kapanır. Noman Çelebi Cihan’ın şehadetini haber aldığı 23 Şubat gecesi Şefika Gaspıralı, kardeşleri, gazetenin yazarlarından Aziz Nuri, Osman Akçoraklı, Mithat İsmail Leman, Hasan Sabri Ayvaz, İbrahim Fehmi; mürettiplerden Veli ve Ömer İbrahim ile daha birkaç kişinin katıldığı toplantıda Tercüman Gazetesini kapatma kararını alır. Şefika Hanım bu kararı “Öldürülmektense ölmeyi tercih ettik.” diye yorumlar. Bu olaydan sonraki aylarda Kırım Beyaz Rus Ordusu ile Kızıl Ordu arasında sürekli el değiştirir. Beyaz Rus ordusu egemenliği döneminde tekrar yenilenen seçimlerde Şefika Hanım bu kez Yalta’dan milletvekili seçilir. Ancak Bolşeviklerin tekrar Kırım’ı işgal etmesiyle Kırım Hükümeti ülkeyi terk etmek zorunda kalır. Ülkeyi kim ele geçirirse geçirsin, Kırım Türkünün kaderi, daima sürgün, sefalet, açlık, işkence, cehalet olur.

Şefika Hanım çocuklarını yanına alarak Azerbaycan’a geçer ve eşinin yanına sığınır. Nesip Yusufbeyli 28 Mayıs 1918’de kurulan Milli Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Başbakanı olmuştur ve adı Kızılordu’nun infaz edilecekler listesinde yer alan Şefika Hanım’ı çocuklarıyla birlikte yanına çağırmaktadır. Şefika Hanım Bakü’de yaşadığı günlerde Azerbaycan’daki eğitim çalışmalarına destek verir ve anaokulu nizamnamesini hazırlar. Ayrıca eşinin özel sekreterliğini de üstlenir. 15 Ağustos 1920’de Kızılordu’nun Azerbaycan’ı da işgal etmesiyle kadının seçme ve seçilme hakkının olduğu bir Türk Cumhuriyeti daha yıkılır. İşgal sırasında Nesip Yusufbeyli de şehit edilir. Hem kendi, hem babası, hem de eşinin kimliğinden dolayı Şefika Hanım’la çocuklarının hayatı tehlikededir. Şefika Hanım aylarca endişe ve korku içinde Bakü’de saklanır.

Milli Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yıkılması ve Azerbaycan’ın Sovyet işgali altına girmesinin ardından Rusya Türkleriyle ilişkileri sürdürebilmek amacıyla Bakü’ye bir temsilcilik açmaya karar veren Mustafa Kemal Paşa, bu görevi ünlü edebiyatçılarımızdan Memduh Şevket (Esendal) Bey’e verir. Memduh Şevket Bey’e verilen görevler arasında, her türlü siyasî ve istihbarat faaliyetinin yanı sıra, vatandaşlık işleri, savaş esirleri, askerî ve kültürel konularla bir de Azerbaycan’da yaşayan Türk vatandaşlarının faaliyetleri hakkında çalışma raporları düzenlemek vardır. Memduh Şevket Bey 1921 Mayıs ayı içinde Şefika Gaspıralı ile tanışır. Karşısındakinin Gaspıralı İsmail Bey’in kızı olduğunu, sıkıntı ve korku içinde yaşadığını öğrenince Şefika Hanım ile çocuklarına sahte Osmanlı pasaportu temin eder. Sonra da onları Moskova Barış Anlaşması uyarınca üç ay içinde Türkiye’ye iade edilmesi gereken Türk esirlerini Kars’a teslim edecek olan cephane yüklü bir katara bindirir. Zorlu, heyecanlı ve maceralı bir yolculuk sonrasında Şefika Hanım ölüm korkusu ve esareti geride bırakarak Türkiye’ye ayak basar.

Şefika Gaspıralı 35 yaşındayken İstanbul’a gelir. Ömrünün ilk 35 yılıyla ilgili günlükler tutan Şefika Hanım, Türkiye’ye ayak basışından itibaren tek satır kaleme almaz. Genç Türkiye Cumhuriyeti, Şefika Hanım’ın olağanüstü siyasî, ilmî, sosyal birikiminden yararlanacak ortamı sağlayamayışı belki de Şefika Hanım’ı suskunluğa itmiştir. Şefika Hanım Türkiye’de geçim sıkıntısı içerisinde kardeşlerini ve çocuklarını okutmaya odaklanmış, önce annesinden yadigâr birkaç ziynet eşyasını satmış, kısa süreli işlerde çalışmış, dikiş dikmiş, daktilo dersleri almıştır. Kısa bir süreliğine Darüleytam (Çocuk Esirgeme Kurumu) Yurdu’nda müdirelik yapar ancak buranın kapanmasından sonra yine işsiz kalır. Yokluk ve açlık dayanılmaz olunca kol saatine kadar satar. Şefika Hanım’ın üç kardeşi de İstanbul’dadır. Cevdet Mansur Dârülfünun’da öğrencidir; ablasına yük olmamak için yurtta kalır. Haydar Ali Tıbbiye’de öğrencidir; mezuniyetine kadar Şefika Hanım’ın yanında kalır. En küçük kardeşleri; Nigar Hanım kâhyalık yapan Süleyman Bey ile evlidir. Ağabeyleri Rıfat 1925 yılının Aralık ayında Kırım’da vefat etmiştir. Şefika Gaspıralı çaresiz kalınca kızı ve damadının (Genceli Dr. Mirza Gökgöl) evine yerleşir. Uzun yıllar Kızılay’a hizmet eden Şefika Gaspıralı, 1930 yılında Kırım Kadınlar Birliği’ni kurar. Ayrıca Kırım Dergisi’ne, Emel Dergisi’ne yazılar yazar.

Türklüğün yılmaz savunucusu, ilk Türk kadın milletvekili Şefika Gaspıralı 31 Ağustos 1975’te İstanbul’da vefat eder. Mezarı Zincirlikuyu Asri Mezarlığı’ndadır.

Ruhu şad olsun.

Hazırlayan: Serra Menekay